İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yusuf Ziya Ademhan Destanı / Abdurrahman Adıyan

Ademhan Destanı

yüreğini ateşleyen bir dağdağası vardı hep
gözlerini salkım salkım bulutlardan
ayaklarını uçuk maceralardan alamazdı
başındaki dağ yellerini
serin sel yataklarından aşırır da
objelerin sevdasına
dağların çakısı filintası kesilirdi

dağların serin koynuna bırakırdı düşlerini
düşler nehir kıvrımları gibi yol alırdı her karesinde
dağların yumuşak karınlarında bir taş
yâreni oluverirdi hemencecik
nöbet tutardı gözlerinde ceylanlar
ninni söyleyemezlerdi asla kuşlar
sözleri buhur dizleri esrikti yârin

fırat’ın derin vadilerinden
dumanlar tüttürerek giderdi trenler
trenler göğsünün sol üst köşesinde
hazin bir kuşun kısık kısık öttüğünü de söyleyemezdi
aşk gecikmiş bir posta güverciniydi
sevinç ama en çok hüzün taşırdı heybesinde
kırkmerdivenler vadisinden gelirdi çünkü aşk
yada munzur’un vahşi zirvelerinin eteklerinde
çift süren yaşlı bir adamı taşırdı kareler
ama buna rağmen doğa rayihalarını saçan
kır çiçekleriyle kardelenlerle karşılar
kasımpatı’larla uğurlardı yusuf ziya’yı

ademhan ya munzur’un kaşlarından salınmıştı
ya da taşyolu’ndan dökülmüştü hayata
yurt edinememişliğinden bilirim
göbek bağının adres bilmezliğini
bir de kırkgözün kırk çeşmeden ağlamasını hâlâ

yıl doksanüç’tü mevsim yazdı
dolaşmaya çıkıyorum gelirim demişti
muhabbete mi durmak istemişti ala geyiklerle
kemah’da koçkar’da
doğal kabri olacak sohmarik yaylasında
bilemem ama / bilinen o ki
doğa mateme, kuşlar yasa bürünmüştü
inmemişti ceylanlar suya kaç gün kaç gece
kır çiçekleri lirik bir ağıta lâl kesilmiştiler
bulutlar sağanaklar biriktirmişti ülkelerinde
nehir baygın akmış, bağlar yaprak dökmüştü
göçmen turnaların ülkemize hicretleri
yusuf ziya ademhan’ın
kefensiz ölümüne pulsuz bir taziye mektubuydu
dağlar nasıl ağlamasındı şimdi / nasıl

akıllara ziyan bir sevdaydı onunki / diyeceksiniz
ama dağlar ona hayran, ona yârdı
hep onlardı sergisinin konukları fizan’da
kelepir salınmadan önce yılların emeği ve düşü

yüreğini ateşleyen bir dağdağası vardı hep
gözlerini salkım salkım bulutlardan
ayaklarını uçuk maceralardan alamazdı
başındaki dağ yellerini
serin sel yataklarından aşırır da
objelerin sevdasına
dağların çakısı filintası kesilirdi

mezarımı dutbeli’ne isterim derdi

Abdurrahman Adıyan
yaz 2005 eğin / kış 2006 van

Fotoğraf : Yusuf Ziya Ademhan

Kemahkalesi.com

İlk yorum yapan siz olun

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir